Yabancıyım, hoşgörü gerek!

Herkül Millas, Türk-Yunan ilişkileri konusunda uzman olan az sayıdaki önemli akademisyenden biri. Millas’ı akademik çevrede bu denli kıymetli yapan özelliklerinden biri, hiç kuşkusuz, bir azınlık bireyi olarak, çoğunluk bireylerinin ötesine geçen başarılarında saklı.

Herkül Millas’ın hayat hikâyesi bile, bizler, yani azınlık bireyleri için “Daha iyi azınlık-çoğunluk ilişkileri için yap-yapma kılavuzu” gibidir. Bakınız, göstereyim…

1940 yılında Ankara’da doğan Millas, Feriköy Rum İlkokulu’nu bitirdikten sonra ortaokul ve liseyi Robert Kolej’de, üniversiteyi ise bugünkü adıyla Boğaziçi Üniversitesi’nde okur. 1962 yılında, genç bir inşaat mühendisidir Millas. Mühendislik heyecanı olsa gerek, aynı yıl, ülkeyi yeniden inşa etmek hayaliyle Türkiye İşçi Partisi’ne katılır. Ülke inşa etmek kolay mı! Hele sıra askerliğe gelmişse… Ve soluğu acemi birliğinde alır. Muş’ta askerliğini yapar ve evet, Herkül Millas çavuştur askeriyede. Azınlık bireyleri için bir taltif olsa gerek bu rütbe; bizim Batı Trakya’da da aynısı geçerlidir. Birkaçımıza, taltif kabilinden çavuş rütbesi verilir Yunanistan’da.

Neyse, biz Herkül Millas’ın hayatına dönelim. Askerliğin ardından, yaklaşık üç yıl, Aliağa Petrol Rafinerisi’nde mühendis olarak çalışır. Ve 1971 yılında, yeni umutlarla Atina’ya taşınır. “Neden taşındı?” diye merak edenlere, “12 Mart” desem yeterli olur sanırım…

“Kimi muhtıralar sayesinde kişilikler kemale ermiştir” denir ya, işte bizimkisi de öyle. 12 Mart yüzünden Atina’ya yerleşmeseydi, belki hiçbir zaman Türk-Yunan ilişkilerinde uzman bir akademisyen olarak karşımıza çıkmayacaktı Herkül Millas. Ünlü bir inşaat mühendisi olacaktı belki. Tabii, zengin de olabilirdi ama mühendisten öte bir akademisyen olamazdı, olamayacaktı…

Atina’ya gittikten sonra uzun bir süre inşaat mühendisi olarak çalışmaya devam etti Millas. Dile kolay, tam 15 sene mühendis olarak çalıştı. Yunanistan’da, Bahreyn’de, Endonezya’da, Katar’da ve hatta Suudi Arabistan’da bile çalıştı. İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Tarihe geçen o güzel çevirilerini, işte bu mühendislik yıllarında yaptı. Hem Türkçeden Yunancaya, hem de Yunancadan Türkçeye onlarca kıymetli eseri tercüme etti. Seferis’in, Kavafis’in, Yunus Emre’nin, Can Yücel’in şiirlerini, Arap ülkelerinin o kavurucu sıcağında çevirdi. Bu iş için kimseden öyle ahım şahım bir para almıyordu ya, belki ondan çevirileri böylesine güzeldi…

1986’da inşaat mühendisliğini bıraktı Herkül Millas; o günden beri kendisini akademik çalışmalarına verdi. Önceleri Ankara Üniversitesi’nde Türklere Yunanca, daha sonraları ise önce Rodos’ta, ardından Selanik’te ve daha sonra Atina Üniversitesi’nde Yunanlılara Türkçe öğretti. Dili öğretirken, ‘öteki’nin edebiyatını, bakış açısını anlattı öğrencilerine. Şartlı bakış açılarını, kalıplaşmış imajlarını değiştirmelerine yardımcı oldu. Çevirileri, akademik araştırmaları, yazıları, kongre bildirileri ve kitapları derken, onlarca ödül aldı; hem de Ege’nin her iki yakasından…

Herkül Millas’la beraber, altı arkadaş birlikte hazırladığımız bir ders kitabından bahsedecektim sizlere. Fakat Herkül Hoca’nın hayat hikâyesi öylesine önemli ve ilgi çekici ki, bir başka zamana bırakacağım ‘Türkçe Kitabımız’ı. Fakat ne olursa olsun, Herkül Millas’ın bu sene yayımlanan bir çalışmasından bahsetmeden kapatmayacağım yazımı.

Millas’ın, ‘Ortak Türkçe ve Yunanca Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri Listesi’ adlı çalışmasından bahsediyorum. Hocanın 1990 yılından bu yana üzerinde çalıştığı, üniversitede hocalık yaptığı yıllar boyunca öğrencilerine fotokopi şeklinde dağıttığı, Türkçe-Yunanca 4700 ortak kelime ve 1300 ortak deyim ve atasözünün yer aldığı bu güzel çalışması, sene başında Yunanistan’da yayımlandı.

“Türkçe Altay, Yunanca Hint-Avrupa dil ailesindedir. Yani iki dil, sözdizimi açısından bütünüyle farklı. Ama bu dilleri kullanmış olan halklar yüzyıllarca alışveriş içinde olmuş, yakın bulunmuş ve kültürel bir ifadeyi paylaşmışlar. Ortak deyimler ve kelimeler bunun bir göstergesi” diyor Herkül Millas, çalışması hakkında.

Ermenice için de bu geçerli değil mi? Yüzyıllarca alışveriş içerisinde bulunmuşuz. Ermenice, Rumca, Kürtçe, Arapça, Farsça girmiş Türkçeye; ve birbirlerine…

Bu arada, hemen belirtmeliyim ki, ortak kelimeler kimi zaman çok işimize yarar. O dili bilmesek bile, ortak kelimeler sayesinde derdimizi anlatabiliriz. Gelin, ortak kelimelerin nasıl işe yarayabileceğini Herkül Millas’tan dinleyelim:

“Arabistan’da çalışırken çok yararlı bir yöntem keşfetmiştim. Bir Türkçe sözlükten Arapça kökenli sözcükleri liste haline getirmiş, Arabistan’da bunları kontrol etmiş ve birkaç gün içinde 2800 Arapça kelime ‘öğrenmiştim’. Aslında buna ‘öğrenmek’ denmez, bazı kelimelerin ortak oldukları konusunda ‘bilgilendirilmek’ denir. Arapça gramerim ve sentaksım çok eksik olsa da ‘tarzan usulü’ konuşmaya hemen başlamıştım. Bir trafik polisi ehliyetimi almaya kalkıştığında ‘ana ecnebi, lazım müsamaha!’ diyerek ehliyeti kurtaracak kadar işi ilerletmiştim. ‘Yabancıyım, hoşgörü gerek’, derseniz metot çalışmaz tabii/doğal olarak!..”

Yunanca bilmeyenler için söylüyorum, Herkül Millas’ın bu eserini ne yapıp edip alın. Türkçe-Yunanca 4700 ortak kelime hiç de az sayılmaz. Yolunuz bizim Yunanistan’a düşer de trafik polisi ehliyetinizi soracak olursa, ortak kelimeler belki sizin de ehliyetinizi kurtarır, kim bilir…

0 yorum:


Free Blogspot Templates by Isnaini Dot Com and Supercar Pictures. Powered by Blogger