Agos
20.03.2009
En son yazımda, pek çok akademik çalışmada 150’liklerin Batı Trakya’dan uzaklaştırılmaları karşılığında Venizelos’un Türk hükümetinden Papa Eftim ile ilgili bir talepte bulunduğunu söylemiştim ya, TESEV’in Gayrimüslim cemaatlerin vakıf ve taşınmaz mülkleri ile ilgili sorunlarını ve önerilerini içeren raporu yayınlanınca, işte tam zamanı dedim kendi kendime; Papa Eftim gibi Rum cemaatinin taşınmaz mülkiyetlerine “ortak!” olmuş birisinin muhasebesi için bundan iyi fırsat bulamam.
Papa Eftim’in hayat hikayesini sil baştan yeniden dökerek bana ayrılan köşeyi doldurmak istemediğimden, bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenleri konu hakkında çalışma yapmış akademisyenlere yönlendirmekle yetinmek durumundayım. Bendeniz 3 bölüm halinde olmakla birlikte, Papa Eftim’le 150’likler arasında yapılan pazarlığa, Papa Eftim’in el koyduğu Rum kiliselerine ve Türk Ortodoks Kilisesi mensuplarının Rum mezarlığına gömülmeleri konusuna, kısa kısa değineceğim.
Hatırlarsınız, Yunan Başbakan Venizelos ve Dışişleri Bakanı Mihalakopoulos Ankara’da Başbakan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü ile yaptıkları bir dizi görüşme neticesinde 30 Ekim 1930 günü iki ülke arasında 3 ayrı antlaşma imzalamışlardı. İşte Ankara’da yapılan müzakerelerde İnönü ile Venizelos azınlıklar sorununa da değindiler. Venizelos Türk hükümetine İstanbul Rumlarının tam olarak detayını bilmediğimiz, fakat elbette Papa Eftim konusunu da içeren birkaç şikayetini aktardı. Özellikle İstanbul Rumlarına ait olan Galata’daki kiliselere Papa Etfim tarafından el konulmuş olması İstanbul Patrikhanesi için büyük bir sorundu. Daha sonra verdiği bir mülakatta görüyoruz ki, Venizelos yapılan görüşmelerden Türk hükümetinin bahse konu kiliseleri İstanbul Patrikhanesi’ne iade edeceği hissine bile kapılmıştı. Hatta gazeteciyle yaptığı söyleşide, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün bizzat kendisinin Papa Eftim’i İstanbul Patrikhanesi’nden uzak tutacağını bildirdiğinden dahi bahseder.
Bu görüşme çerçevesinde İnönü de Batı Trakya’daki 150’liklerin davranış ve tutumlarından rahatsızlığını aktarır. İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada Rumlarının içinde bulunduğu durumu ve Rum azınlığın Papa Eftim karşısındaki çaresizliğini göz önünde bulunduran Venizelos bu soruna bir çözüm yolu bulmak istemektedir. Sonuçta Batı Trakya’daki 150’liklerin Türk-Yunan yakınlaşmasını ve uyumlu gidişatı raydan çıkarabileceğini de hesaplayarak İnönü’ye Trakya’daki antikemalistlerin sınırdışı edilebileceklerini söyleyiverir. Venizelos konuşmasında ayrıca şu konuya da değinir, sınırdışı edilecek kişiler Batı Trakya’da ikamet eden yabancı uyruklular olacaktır; Yunan vatandaşlığına geçmiş olan 150’liklerin Anayasa gereğince sınırdışı edilmeleri imkansızdır.
Burada esas konumuza geri dönelim. Batı Trakya’daki 150’liklerin sınırdışı edilmelerine karşılık Papa Eftim ve yandaşlarının Türkiye’den sınırdışı edileceği şeklinde bir anlaşmanın yapıldığı acaba gerçekten doğru mudur? Yine dönemin Türkiye’sinde yayımlanan gazetelerde, Papa Eftim ve taraftarlarının Romanya’ya gönderileceği hakkında yayımlanan haberler bu anlaşmanın varlığına delil olarak öne sürülebilir mi?
Böyle bir anlaşma olsa bile bildiğimiz Papa Eftim’in Türkiye’den sınırdışı edilmediğidir. Papa Eftim ile 150’likler takasının detayları tarih sayfalarında keşfedilmeyi bekleyen bir sır olarak durmaya devam etse bile, küçük bir ayrıntı beni oldukça makul bir varsayıma doğru sürüklemekten men edemiyor!.. Anlatayım…
20 Aralık tarihli Yunan Meclisi’nin oturum kayıtlarına dikkat ettiğimizde Venizelos 150’likler hakkında aldığı kararı milletvekillerine karşı savunurken ısrarla Yunan vatandaşlığına geçmiş olanların sınırdışı edilmekten muaf olduklarını tekrarlar. Dolayısıyla diyorum, Venizelos İnönü’den Papa Eftim ve yandaşlarının sınırdışı edilmesini talep ettiğinde, büyük ihtimalle İnönü de aynı cevabı vermiş ve Türk vatandaşı olanların sınırdışı edilmelerinin imkansız olduğunu söylemiş olamaz mı? Bu cevabı alan Venizelos da, Türk hükümetinden Papa Eftim ve yandaşlarının bari hiç değilse İstanbul Patrikhanesi’ne ve Rum azınlığa karşı yaptığı tacizlere bir son vermesini talep etmiş olmalı değil mi? Yani aradaki anlaşma şu şekilde yapılmış olmalı: Yunan vatandaşı olmayan 150’likler Batı Trakya’dan uzaklaştırılacak, buna mukabil de, Papa Eftim ve yandaşları hergün taciz ettikleri İstanbul Patrikhanesi’nden ve diğer Rum kurumlarından uzaklaştırılacaktı. Zaten olayların en heyecanlı bölümü de bu anlaşmanın ardından yaşandı…
20.03.2009
En son yazımda, pek çok akademik çalışmada 150’liklerin Batı Trakya’dan uzaklaştırılmaları karşılığında Venizelos’un Türk hükümetinden Papa Eftim ile ilgili bir talepte bulunduğunu söylemiştim ya, TESEV’in Gayrimüslim cemaatlerin vakıf ve taşınmaz mülkleri ile ilgili sorunlarını ve önerilerini içeren raporu yayınlanınca, işte tam zamanı dedim kendi kendime; Papa Eftim gibi Rum cemaatinin taşınmaz mülkiyetlerine “ortak!” olmuş birisinin muhasebesi için bundan iyi fırsat bulamam.
Papa Eftim’in hayat hikayesini sil baştan yeniden dökerek bana ayrılan köşeyi doldurmak istemediğimden, bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenleri konu hakkında çalışma yapmış akademisyenlere yönlendirmekle yetinmek durumundayım. Bendeniz 3 bölüm halinde olmakla birlikte, Papa Eftim’le 150’likler arasında yapılan pazarlığa, Papa Eftim’in el koyduğu Rum kiliselerine ve Türk Ortodoks Kilisesi mensuplarının Rum mezarlığına gömülmeleri konusuna, kısa kısa değineceğim.
Hatırlarsınız, Yunan Başbakan Venizelos ve Dışişleri Bakanı Mihalakopoulos Ankara’da Başbakan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü ile yaptıkları bir dizi görüşme neticesinde 30 Ekim 1930 günü iki ülke arasında 3 ayrı antlaşma imzalamışlardı. İşte Ankara’da yapılan müzakerelerde İnönü ile Venizelos azınlıklar sorununa da değindiler. Venizelos Türk hükümetine İstanbul Rumlarının tam olarak detayını bilmediğimiz, fakat elbette Papa Eftim konusunu da içeren birkaç şikayetini aktardı. Özellikle İstanbul Rumlarına ait olan Galata’daki kiliselere Papa Etfim tarafından el konulmuş olması İstanbul Patrikhanesi için büyük bir sorundu. Daha sonra verdiği bir mülakatta görüyoruz ki, Venizelos yapılan görüşmelerden Türk hükümetinin bahse konu kiliseleri İstanbul Patrikhanesi’ne iade edeceği hissine bile kapılmıştı. Hatta gazeteciyle yaptığı söyleşide, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün bizzat kendisinin Papa Eftim’i İstanbul Patrikhanesi’nden uzak tutacağını bildirdiğinden dahi bahseder.
Bu görüşme çerçevesinde İnönü de Batı Trakya’daki 150’liklerin davranış ve tutumlarından rahatsızlığını aktarır. İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada Rumlarının içinde bulunduğu durumu ve Rum azınlığın Papa Eftim karşısındaki çaresizliğini göz önünde bulunduran Venizelos bu soruna bir çözüm yolu bulmak istemektedir. Sonuçta Batı Trakya’daki 150’liklerin Türk-Yunan yakınlaşmasını ve uyumlu gidişatı raydan çıkarabileceğini de hesaplayarak İnönü’ye Trakya’daki antikemalistlerin sınırdışı edilebileceklerini söyleyiverir. Venizelos konuşmasında ayrıca şu konuya da değinir, sınırdışı edilecek kişiler Batı Trakya’da ikamet eden yabancı uyruklular olacaktır; Yunan vatandaşlığına geçmiş olan 150’liklerin Anayasa gereğince sınırdışı edilmeleri imkansızdır.
Burada esas konumuza geri dönelim. Batı Trakya’daki 150’liklerin sınırdışı edilmelerine karşılık Papa Eftim ve yandaşlarının Türkiye’den sınırdışı edileceği şeklinde bir anlaşmanın yapıldığı acaba gerçekten doğru mudur? Yine dönemin Türkiye’sinde yayımlanan gazetelerde, Papa Eftim ve taraftarlarının Romanya’ya gönderileceği hakkında yayımlanan haberler bu anlaşmanın varlığına delil olarak öne sürülebilir mi?
Böyle bir anlaşma olsa bile bildiğimiz Papa Eftim’in Türkiye’den sınırdışı edilmediğidir. Papa Eftim ile 150’likler takasının detayları tarih sayfalarında keşfedilmeyi bekleyen bir sır olarak durmaya devam etse bile, küçük bir ayrıntı beni oldukça makul bir varsayıma doğru sürüklemekten men edemiyor!.. Anlatayım…
20 Aralık tarihli Yunan Meclisi’nin oturum kayıtlarına dikkat ettiğimizde Venizelos 150’likler hakkında aldığı kararı milletvekillerine karşı savunurken ısrarla Yunan vatandaşlığına geçmiş olanların sınırdışı edilmekten muaf olduklarını tekrarlar. Dolayısıyla diyorum, Venizelos İnönü’den Papa Eftim ve yandaşlarının sınırdışı edilmesini talep ettiğinde, büyük ihtimalle İnönü de aynı cevabı vermiş ve Türk vatandaşı olanların sınırdışı edilmelerinin imkansız olduğunu söylemiş olamaz mı? Bu cevabı alan Venizelos da, Türk hükümetinden Papa Eftim ve yandaşlarının bari hiç değilse İstanbul Patrikhanesi’ne ve Rum azınlığa karşı yaptığı tacizlere bir son vermesini talep etmiş olmalı değil mi? Yani aradaki anlaşma şu şekilde yapılmış olmalı: Yunan vatandaşı olmayan 150’likler Batı Trakya’dan uzaklaştırılacak, buna mukabil de, Papa Eftim ve yandaşları hergün taciz ettikleri İstanbul Patrikhanesi’nden ve diğer Rum kurumlarından uzaklaştırılacaktı. Zaten olayların en heyecanlı bölümü de bu anlaşmanın ardından yaşandı…
Devam edecek…
0 yorum:
Yorum Gönder