AGOS
29.05.2009
Sayi:687
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Düzce İl Kongresi’nde, “Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman zaman biz de düştük. Ama aklıselim düşününce, şuralarda ne gibi yanlışlar yaptık. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına aldığımızda, hakikaten ne yanlışlar yapmışsınız diyorsunuz” deyince, CHP’nin genel başkan yardımcısı Onur Öymen zıplamış.
Öymen, Türkiye’nin sicilinde etnik kökeninden dolayı yurtdışına kovulan bir vatandaşın olmadığını belirterek, “Başbakan ne demek istedi, anlamadım. Acaba ‘İsteyen çeksin gitsin’ mi demek istiyor? Türkiye’nin geçmişinde hataları oldu elbette. Ama Türkiye’yi faşistlikle suçlamak doğru değildir. Türkiye’yi geçmişte faşizmle suçlamak haksızlıktır, insafsızlıktır” diye açıklamalarda bulunmuş.
*
Batı Trakya Türkleri Onur Öymen’in ‘Şu Çılgın Türk’ tavrını aslında iyi biliyor. Zira 2005 yılında AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Onur Öymen ve beraberindeki Türk milletvekilleri Batı Trakya’yı ziyaret etmişti.
Öymen, Batı Trakya ziyareti çerçevesinde yaptığı tüm konuşmalarda, bugün söylediklerine benzer bir rahatlıkta, “Türkiye olarak İstanbul Rum azınlığına tanıdığımız hakları, Yunanistan’ın da Batı Trakya Türklerine tanımasından başka bir şey istemiyoruz” demişti.
Düşünün bir kere, Türk Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak görev yapmış, Türkiye’nin dış politikasına görevi süresince, 2002 yılına kadar karınca kararınca yön vermiş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Öymen ayağımıza gelmiş ve bu zırvaları bize yutturmaya çalışıyor; tabii, yerseniz!
Neymiş efendim, Türkiye olarak İstanbul Rum azınlığına tanıdıkları hakları Yunanistan’ın da Batı Trakya Türklerine tanımasından başka bir şey istemiyormuş...
Aslında Öymen’e bu talebinden dolayı kargalar bile güler.
Çünkü, her ne kadar Yunan yönetimince, göçe, kovmaya, Yunan Yasası’ndaki 19. Madde gibi ırkçı bir kanunla vatandaşlıktan çıkarılmaya, ‘Türk’ ve ‘azınlık’ kelimeleriyle dernek kurmamızın yasaklanmış olmasına, vakıf mallarımızın istimlakine, ve daha nice insan ve azınlık haklarına aykırı baskılara ve yaptırımlara maruz bırakılmış, ezilmiş ve ayrımcılığa tâbi tutulmuş olsak bile, aklıselim hiçbir Batı Trakya Türkü Onur Öymen’in teklifini İSTEMEZ! Hatta, Onur Öymen’in önerisini altın tasta sunsalar, yine İSTEMEZ!
Çünkü, bütün bu baskılara rağmen, her iki azınlığın hayat serüvenini bilen hiçbir Batı Trakya Türkünün Öymen’in yukarıda aktardığım sözlerine katılması mümkün değildir.
Çünkü, kader her ne kadar Batı Trakya Türkü için benzer acıları ve sıkıntıları sırtına yüklemiş olsa bile, bahse konu baskıların oranı İstanbul Rumlarına yapılan kadar olmamıştır.
Doğrudur, Yunan devleti, Türk devletinin İstanbul Rumlarına yaptığını misliyle veya hiç değilse aynı oranda Batı Trakya Türküne ödetmek istemiştir. Ama adını ne koyarsanız koyun, son tahlilde bu işi Türkiye’nin yaptığı oranda bir ‘başarıyla’ becerememiştir.
Varsın Onur Öymen diğer tarafın kusur ve eksikliklerinden bahsederken kendi ülkesinin kusurlarını görmezlikten gelsin. Gerçek budur. Üstelik, Ermeni tehcirini, Yahudilerin Trakya’dan zorla sürülmesini, Varlık Vergisi’ni, amele taburlarını, 6-7 Eylül olaylarını ve Rumların kovulmasını savunan ve İstanbul Rum Patrikliği’ne karşı ‘mütekabiliyet çerçevesinde’ Batı Trakya Türklerini kullanmaktan çekinmeyen Onur Öymen’in bu bağnaz tutumu hangi azınlığa fayda sağlamıştır ki Batı Trakya’dakilere fayda sağlasın? Ne demiştim, Batı Trakya Türkleri Onur Öymen’in bu çağdışı tavrını aslında iyi bilir. Zaten bilmeyen de yok ya…
Sayi:687
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Düzce İl Kongresi’nde, “Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman zaman biz de düştük. Ama aklıselim düşününce, şuralarda ne gibi yanlışlar yaptık. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına aldığımızda, hakikaten ne yanlışlar yapmışsınız diyorsunuz” deyince, CHP’nin genel başkan yardımcısı Onur Öymen zıplamış.
Öymen, Türkiye’nin sicilinde etnik kökeninden dolayı yurtdışına kovulan bir vatandaşın olmadığını belirterek, “Başbakan ne demek istedi, anlamadım. Acaba ‘İsteyen çeksin gitsin’ mi demek istiyor? Türkiye’nin geçmişinde hataları oldu elbette. Ama Türkiye’yi faşistlikle suçlamak doğru değildir. Türkiye’yi geçmişte faşizmle suçlamak haksızlıktır, insafsızlıktır” diye açıklamalarda bulunmuş.
*
Batı Trakya Türkleri Onur Öymen’in ‘Şu Çılgın Türk’ tavrını aslında iyi biliyor. Zira 2005 yılında AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Onur Öymen ve beraberindeki Türk milletvekilleri Batı Trakya’yı ziyaret etmişti.
Öymen, Batı Trakya ziyareti çerçevesinde yaptığı tüm konuşmalarda, bugün söylediklerine benzer bir rahatlıkta, “Türkiye olarak İstanbul Rum azınlığına tanıdığımız hakları, Yunanistan’ın da Batı Trakya Türklerine tanımasından başka bir şey istemiyoruz” demişti.
Düşünün bir kere, Türk Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak görev yapmış, Türkiye’nin dış politikasına görevi süresince, 2002 yılına kadar karınca kararınca yön vermiş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Öymen ayağımıza gelmiş ve bu zırvaları bize yutturmaya çalışıyor; tabii, yerseniz!
Neymiş efendim, Türkiye olarak İstanbul Rum azınlığına tanıdıkları hakları Yunanistan’ın da Batı Trakya Türklerine tanımasından başka bir şey istemiyormuş...
Aslında Öymen’e bu talebinden dolayı kargalar bile güler.
Çünkü, her ne kadar Yunan yönetimince, göçe, kovmaya, Yunan Yasası’ndaki 19. Madde gibi ırkçı bir kanunla vatandaşlıktan çıkarılmaya, ‘Türk’ ve ‘azınlık’ kelimeleriyle dernek kurmamızın yasaklanmış olmasına, vakıf mallarımızın istimlakine, ve daha nice insan ve azınlık haklarına aykırı baskılara ve yaptırımlara maruz bırakılmış, ezilmiş ve ayrımcılığa tâbi tutulmuş olsak bile, aklıselim hiçbir Batı Trakya Türkü Onur Öymen’in teklifini İSTEMEZ! Hatta, Onur Öymen’in önerisini altın tasta sunsalar, yine İSTEMEZ!
Çünkü, bütün bu baskılara rağmen, her iki azınlığın hayat serüvenini bilen hiçbir Batı Trakya Türkünün Öymen’in yukarıda aktardığım sözlerine katılması mümkün değildir.
Çünkü, kader her ne kadar Batı Trakya Türkü için benzer acıları ve sıkıntıları sırtına yüklemiş olsa bile, bahse konu baskıların oranı İstanbul Rumlarına yapılan kadar olmamıştır.
Doğrudur, Yunan devleti, Türk devletinin İstanbul Rumlarına yaptığını misliyle veya hiç değilse aynı oranda Batı Trakya Türküne ödetmek istemiştir. Ama adını ne koyarsanız koyun, son tahlilde bu işi Türkiye’nin yaptığı oranda bir ‘başarıyla’ becerememiştir.
Varsın Onur Öymen diğer tarafın kusur ve eksikliklerinden bahsederken kendi ülkesinin kusurlarını görmezlikten gelsin. Gerçek budur. Üstelik, Ermeni tehcirini, Yahudilerin Trakya’dan zorla sürülmesini, Varlık Vergisi’ni, amele taburlarını, 6-7 Eylül olaylarını ve Rumların kovulmasını savunan ve İstanbul Rum Patrikliği’ne karşı ‘mütekabiliyet çerçevesinde’ Batı Trakya Türklerini kullanmaktan çekinmeyen Onur Öymen’in bu bağnaz tutumu hangi azınlığa fayda sağlamıştır ki Batı Trakya’dakilere fayda sağlasın? Ne demiştim, Batı Trakya Türkleri Onur Öymen’in bu çağdışı tavrını aslında iyi bilir. Zaten bilmeyen de yok ya…
0 yorum:
Yorum Gönder