AGOS
Sayı: 709
30.10.2009
Evren Dede
Eş patrik ölene kadar eş patrik kalmasa olur mu?
Kimin aklına gelirdi, herkes tarafından sevilen Patrik II. Mesrob’un böyle genç yaşta hafıza kaybına yakalanacağı? Kimsenin…
Ancak “Kader!” diye yorumlayabileceğimiz bu gelişme, maalesef, Ermeni cemaatini, hem de en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, ruhani liderinden mahrum bırakmakla kalmadı, Patriklik kurumunu da, tarih boyunca hiç görülmemiş bir durumla karşı karşıya bıraktı…
Patrikler ölene kadar patrik kalırsa, ve Patrik Hazretleri de genç yaşta hafıza kaybına yakalanırsa ne yapabilirsiniz ki?
Daha önce hiç başa gelmemiş olan bu sorunu, ancak genel kilise ritüellerini zedelemeyen bir çıkış yoluyla ve cemaatin de kimyasal dengesini bozmayan bir formülle çözmeye kalkarsınız doğal olarak.
Ruhani Meclis’in bu yıl konu hakkında yaptığı ilk açıklamanın üzerinden epey zaman geçti. Hatırlarsak, kurul, görevini tam olarak yerine getiremeyen Patrik II. Mesrob’un ömür boyu makamında kalacağını açıklamıştı.
Tartışmalar, patrik seçimi ve bu minvaldeki çeşitli önerilerle sürdürüldü. O dönem cemaatin pek çok kıymetli üyesi kararı eleştirdi, Patrikliğin temsil konusunda pasif kalacağına vurgu yapıldı, patriklik seçiminin belirsiz bir biçimde ertelenmesi kınandı, cemaatin dini ve resmi anlamda sahipsiz kaldığı dile getirildi, ve yeni patriğin seçilmesi için ivedilikle bir formül bulunması talep edildi.
Ruhani Meclis de, en sonunda bir formül buldu. Patrik II. Mesrob’un sağlık durumu düzelene kadar, onun işlerini yürütecek, tam yetkiyle donatılmış, ‘Eş Patriklik’ adında bir makam oluşturdu. Böylece hem genel kilise ritüelleri zedelenmemiş, hem de cemaatin iç dengesi bozulmamış oldu. Bu ‘Eş Patrik’ formülünün resmiyette uygulamaya geçebilmesi için seçime gidilmesi gerekiyordu. Herkes sürecin işlemesini, gerekli prosedürün tamamlanmasını sabırla bekledi.
Bugün Patrikhane yetkilileri, Eş Patrik seçiminin yakın bir gelecekte olacağını söylüyorlar. Güzel bir gelişme. Resmi prosedür ve gerekli hazırlıklar 2009 sonuna kadar tamamlanabilir mi? Belki biraz zor, fakat mümkün. Her halükaâda, artık şu rahatlıkla söylenebilir: Ermeni cemaati açısından gerçekten önemli bir süreç başlıyor. Adı her ne kadar ‘Eş Patriklik’ olsa da, esasında yeni patriklerini seçecekler. Ve yeni patriği bekleyen çok zor bir süreç var önlerinde…
*
Belki haddim değil ama yine de, eş patriklik seçimi ile ilgili bir hatırlatmada bulunmadan konuyu kapatmak istemiyorum. Patrik II. Mesrob’un hastalığı ile başlayan süreç ve Ermeni cemaatinin bu yüzden yaşadığı sıkıntı göz önüne alındığında, formüle edilen eş patriklik çözümü, sorunun bir noktasına esaslı çözümü getirmiyor. Çünkü, kimin aklına Patrik II. Mesrob’un hafıza kaybına yakalanacağı gelebilirdi? Pekâlâ, madem kimsenin aklına gelmeyecek bir bela başa gelebiliyor, o halde, Allah göstermesin ama, ya aynı veya buna benzer bir durum Eş Patriğin başına da gelirse ne olacak? Bunun olmayacağının garantisi verilebilir mi?
Belki bu düşünce size çok saçma gelebilir. Fakat Patrik II. Mesrob sıhhatliyken, milyonda bir yakalanılabilecek ‘frontotemporal demans’ adlı bir hastalığın patriklerin ölene kadar görevinde kalması geleneğini sıkıntıya sokabileceğini nasıl hiç kimse hesaplayamadıysa, bugün hesaplanamayacak başka gelişmelerin gelecekte başgösterebileceği öngörülerek, bir çözüm yolu bulunmalıdır. Dolayısıyla, patrikler ölene kadar patrik kalıyorsa bile, bari hiç değilse, Eş Patrik ölene kadar görevde kalmamalı değil midir? Peki, ne yapılabilir? En iyisi, ben tekrar Yahudi cemaatinin çözümünü hatırlatayım: Türkiye Yahudileri, hahambaşı seçimini 7 senede bir gerçekleştirmekte. Elbette, dini gelenekler patriklerin ölene kadar görevde kalmalarını gerektirebilir, fakat Ermeni cemaatinin menfaati doğrultusunda, hiç olmazsa Eş Patrik 7 senede bir, seçimle gelebilir.
Sayı: 709
30.10.2009
Evren Dede
Eş patrik ölene kadar eş patrik kalmasa olur mu?
Kimin aklına gelirdi, herkes tarafından sevilen Patrik II. Mesrob’un böyle genç yaşta hafıza kaybına yakalanacağı? Kimsenin…
Ancak “Kader!” diye yorumlayabileceğimiz bu gelişme, maalesef, Ermeni cemaatini, hem de en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, ruhani liderinden mahrum bırakmakla kalmadı, Patriklik kurumunu da, tarih boyunca hiç görülmemiş bir durumla karşı karşıya bıraktı…
Patrikler ölene kadar patrik kalırsa, ve Patrik Hazretleri de genç yaşta hafıza kaybına yakalanırsa ne yapabilirsiniz ki?
Daha önce hiç başa gelmemiş olan bu sorunu, ancak genel kilise ritüellerini zedelemeyen bir çıkış yoluyla ve cemaatin de kimyasal dengesini bozmayan bir formülle çözmeye kalkarsınız doğal olarak.
Ruhani Meclis’in bu yıl konu hakkında yaptığı ilk açıklamanın üzerinden epey zaman geçti. Hatırlarsak, kurul, görevini tam olarak yerine getiremeyen Patrik II. Mesrob’un ömür boyu makamında kalacağını açıklamıştı.
Tartışmalar, patrik seçimi ve bu minvaldeki çeşitli önerilerle sürdürüldü. O dönem cemaatin pek çok kıymetli üyesi kararı eleştirdi, Patrikliğin temsil konusunda pasif kalacağına vurgu yapıldı, patriklik seçiminin belirsiz bir biçimde ertelenmesi kınandı, cemaatin dini ve resmi anlamda sahipsiz kaldığı dile getirildi, ve yeni patriğin seçilmesi için ivedilikle bir formül bulunması talep edildi.
Ruhani Meclis de, en sonunda bir formül buldu. Patrik II. Mesrob’un sağlık durumu düzelene kadar, onun işlerini yürütecek, tam yetkiyle donatılmış, ‘Eş Patriklik’ adında bir makam oluşturdu. Böylece hem genel kilise ritüelleri zedelenmemiş, hem de cemaatin iç dengesi bozulmamış oldu. Bu ‘Eş Patrik’ formülünün resmiyette uygulamaya geçebilmesi için seçime gidilmesi gerekiyordu. Herkes sürecin işlemesini, gerekli prosedürün tamamlanmasını sabırla bekledi.
Bugün Patrikhane yetkilileri, Eş Patrik seçiminin yakın bir gelecekte olacağını söylüyorlar. Güzel bir gelişme. Resmi prosedür ve gerekli hazırlıklar 2009 sonuna kadar tamamlanabilir mi? Belki biraz zor, fakat mümkün. Her halükaâda, artık şu rahatlıkla söylenebilir: Ermeni cemaati açısından gerçekten önemli bir süreç başlıyor. Adı her ne kadar ‘Eş Patriklik’ olsa da, esasında yeni patriklerini seçecekler. Ve yeni patriği bekleyen çok zor bir süreç var önlerinde…
*
Belki haddim değil ama yine de, eş patriklik seçimi ile ilgili bir hatırlatmada bulunmadan konuyu kapatmak istemiyorum. Patrik II. Mesrob’un hastalığı ile başlayan süreç ve Ermeni cemaatinin bu yüzden yaşadığı sıkıntı göz önüne alındığında, formüle edilen eş patriklik çözümü, sorunun bir noktasına esaslı çözümü getirmiyor. Çünkü, kimin aklına Patrik II. Mesrob’un hafıza kaybına yakalanacağı gelebilirdi? Pekâlâ, madem kimsenin aklına gelmeyecek bir bela başa gelebiliyor, o halde, Allah göstermesin ama, ya aynı veya buna benzer bir durum Eş Patriğin başına da gelirse ne olacak? Bunun olmayacağının garantisi verilebilir mi?
Belki bu düşünce size çok saçma gelebilir. Fakat Patrik II. Mesrob sıhhatliyken, milyonda bir yakalanılabilecek ‘frontotemporal demans’ adlı bir hastalığın patriklerin ölene kadar görevinde kalması geleneğini sıkıntıya sokabileceğini nasıl hiç kimse hesaplayamadıysa, bugün hesaplanamayacak başka gelişmelerin gelecekte başgösterebileceği öngörülerek, bir çözüm yolu bulunmalıdır. Dolayısıyla, patrikler ölene kadar patrik kalıyorsa bile, bari hiç değilse, Eş Patrik ölene kadar görevde kalmamalı değil midir? Peki, ne yapılabilir? En iyisi, ben tekrar Yahudi cemaatinin çözümünü hatırlatayım: Türkiye Yahudileri, hahambaşı seçimini 7 senede bir gerçekleştirmekte. Elbette, dini gelenekler patriklerin ölene kadar görevde kalmalarını gerektirebilir, fakat Ermeni cemaatinin menfaati doğrultusunda, hiç olmazsa Eş Patrik 7 senede bir, seçimle gelebilir.
0 yorum:
Yorum Gönder