Kaç Ferruh verirsek geçecek?

Azınlıkça

Uluslararası Af Örgütü’nün raporu, geçen ay 5 Ekim günü yayımlandı. Yayımlanan raporda geçmişte uygulanmış olan 19. madde ile ilgili olarak örgüt açık bir dille yanlış uygulamasından dolayı Yunanistan’ı kınıyordu. Kınanmayacak neyi vardı ki bu yasanın Allah aşkına! Nice azınlık ferdi bu maddeden dolayı mağdur edildi ve ediliyor hâlâ.
Azınlıkta, Yönetimin bu yanlış ve haksız tutumunu inceleyen, kayıt tutan ve mağdurlara karşılıksız yardımcı olan “İnsan ve Azınlık Hakları için Türk azınlık Hareketi’nden Abdülhalim Dede, Dr. İbram Onsunoğlu ve birkaç azınlık avukatı daha var. 19’uncu madde nedeniyle vatandaşlıktan atılmış azınlık bireylerinin çektiği dramı en yakından müşahede edenler de onlar.
Vatandaşlıktan haksız yere ıskat edilmiş bunca insanın acısı, kederi, hüznü tasvir edilemez elbet. Tıpkı bir dönemin kara listesi nedeniyle Türkiye’ye gidemeyen veya bir başka kara liste yüzünden hâlâ memleketi Yunanistan’a gelemeyen azınlık bireylerinin içine düştüğü bunalımı, çaresizliği, hüznü, kederi, burukluğu, acıyı ve isyanı tasvir edemediğimiz gibi. Hıçkırıkları tıkanırken boğazlarında, biz, bön bön bakarız kederli mağdurlara. “Büyütme sen de! Bu da geçer ya hu!”
Peki ya geçmezse?
Kaç Ferruh verirsek geçecek?
Hatırlayanlar biliyorlardır Ferruh Mehmet Pazvantoğlu’nun dramını. O iç burkan, hatırladıkça içimizi ürperten, haksız yere mağdur edilmiş soydaşımızın acıklı olayını.
Ferruh Mehmet Pazvantoğlu, 1949 doğumlu, Batı Trakyalı. Bir dönem Türkiye’nin her yıl beş altı azınlık gencini parasız yatılı öğrenci almak için düzenlediği sınavlara katılmış ve kazanmış öğrencilerden birisi; zeki ve çalışkan. Devamlı Türkiye-Yunanistan arasında eğitimi nedeniyle ve daha sonraları ticarî sebeplerden dolayı mekik dokuyan Ferruh M. Pazvantoğlu, doksanlı yılların başında İstanbul’dan Gümülcine’ye genel seçimler için oy kullanmaya gelirken gümrükte tüm kişisel belgelerine, pasaportuna ve kimlik belgesine el konulur. Yunan vatandaşlığından silindiği bildirilir. İlk başta başına gelen belayı tam anlamıyla kavrayamaz Ferruh Mehmet Pazvantoğlu. İstanbul’a dönmesi gerekir, pasaportunu istemek üzere vilayete gider, vermezler. Sonunda patlar, bağırıp çağırır, hatta memurlar başedemeyince polisler yetişir imdada! Sonunda Ferruh’a bir gidişlik ve dönüşü olmayan bir pasaport verilir. Gidiş o gidiş…
Seneler birbirini kovalar. Memleketine dönemeyen, toprağına yüz süremeyen Ferruh’u vatan hasreti yakar kavurur. Bir kez olsun Gümülcine’yi görmek ister Ferruh. Bir kez olsun!
Bir gün, içindeki ızdırabı Dr. Onsunoğlu’na telefonda şöyle dile getirir Ferruh Mehmet Pazvantoğlu:
-İstanbul’da boğuluyorum. Bu kalabalığın içinde yalnızlıktan boğuluyorum. Gümülcine benim için bir çıkıştı. Bir kurtuluştu. Rahat nefes almak için. İstediğim zaman oraya gelebilmek, tek başına bunu düşünmek bile beni rahatlatırdı. Şimdi bu düşünce bile yasak oldu bana. İstanbul’a yerleşmeyi hiçbir zaman aklımdan geçirmemiştim. Ben Batı Trakyalıyım, kardeşim. Gümülcineliyim. İstanbul’da benim işim ne? Yunanlı beni buraya hapsetti. Yani ben buradan öte hiç Gümülcine’ye gidemeyecek miyim? Bunu düşününce çıldırasım geliyor. Yunanlı beni vatandaşlıktan silmiş. Niye? Beni tehlikeli bir Türk olarak gördüğü için mi? Tehlikeli kişi kim, ben kim ulan! Ben kendimi dünyanın en tehlikesiz kişisi ilan ediyorum. İnsan sevgisiyle doluyum. Her insana karşı. Türk isem bu bir tesadüftür. Yunan düşmanı değilim, beni böyle sanıyorsan. Kimsenin düşmanı değilim, olmadım, olmayacağım. Peki, beni niye cezalandırırsın? Tehlikeli değilim. Yunan düşmanı değilim. Bir tek kendimin düşmanıyım belki. Bunu kanıtlayabilirim. Son bir kez daha kanıtlayacağım. Bana Gümülcine yolu kapandığından beri, bütün yollar kapandı gibi geliyor…”
Bu uzun görüşmenin ardından, iki ay sonra, Ferruh Mehmet Pazvantoğlu İstanbul’da, apartmanın balkonundan kendisini boğluğa bırakır; intihar eder.
Bir anlamda Pazvantoğlu, intihar nedenini ifşa etmiştir Dr. Onsunoğlu’na: Vatandaşlıktan silinmiş olmasını. Onsunoğlu bir psikiyatr ve her intiharda bir öç alma ögesinin var olduğunun söylendiğine işaret ediyor, yönünü şaşırmış bir öç olduğunu belirterek. Devam ediyor yorumuna Onsunoğlu, “Yönetimin onu cezalandırdığı işleme karşı öç alma duygusuna hedef olabilecek bir tek kendisi vardı. Ferruh intihar etmekle, ona karşı haksız ve aşırı bir cezayı reva gören Yönetim’den öç aldı. Ve en uç bir düzeyde “ben suçsuzum” diye haykırdı…”
Ferruh Mehmet Pazvantoğlu ayrıca bir şairdir. Onun şahsında mitoslaşan 19’uncu madde dramını, akıttığı gözyaşlarını kağıda döküp ölümsüzleştiren yazarlardan biri de Mustafa Tahsinoğlu’dur. Şafak dergisindeki iki makalesini Ferruh Mehmet Pazvantoğlu’na ayırır yazar.
“…bir ara onun bir şiirini gördüm, okudum… Şiiri okuyunca iliklerime kadar titredim... Okuyunca da başımdan aşağıya kaynak sular dökülmüş gibi oldum… Biri boğuluyor ve ‘imdat’ istiyordu… yaşamla bağlarını koparmak üzere olduğunu anlamıştım…”
Mustaf Tahsinoğlu’nun bam teline dokunan şiiri okuyunca iliklerimize kadar titrememek mümkün mü?

Yalnızlık
Çal kapızilim
aradasırada nolur.
Yalnızlığın hançeriyle
dilim dilim yüreğim.

Gece, sık sık geçin
allı beyazlı ışıkları
yanıp sönen uçaklar.
Sık sık geçin
mahallemin semalarından.

Sen bari çal
tek lüksüm telefon kardeş.
Yanlış düşmüş, olsan da.

Ben ki:
“Yalnız gönüllerde,
meltem rüzgarları gibi estim.”
Ödülü yalnızlık oldu
artık, insanlardan ümidi kestim


Ferruh Mehmet Pazvantoğlu’nu bu çıkmaz sokağa iten neden, vatanına veya anavatanına gidemeyenlerin ızdırabı, çilesiydi. Bu acıyı ben yaşamadım. Geçmişte bu tür bir teröre uğramış mağdurların kimi zaman Koca Kapıya, kimi zaman Yönetime karşı tepkilerini anlamlandırmakta zorlandığım anlar bile oldu. Kimine karşı uygulanan terör çoktan geçmişti, kiminin terör edebiyatı inandırıcı gelmiyordu. Fakat ne zaman Ferruh Mehmet Pazvantoğlu’nun dramı ile karşılaştım, o zaman içim titredi ve anladım:
Ha bir dönem Türkiye’ye Kara liste sebebiyle gidememiş Batı Trakyalı çilekeş soydaş, ha Yunanistan’ın Kara listesiyle Batı Trakya’ya 2005 yılında bile gelemeyen veya vatansız kalan Batı Trakyalı çilekeş soydaş!
Belki de Pazvantoğlu’nun şahsında efsaneleşmeli kara listeliler, vatandaşlıktan silmeler…
Irkçı bir kanunla sebepsiz yere vatandaşlıktan silinmiş veya Batı Trakya’sına gelemeyen nice soydaşımızın sorunlarının derhal çözümlenmesini talep ederken, Allah hiçbirimize, dünyadaki hiçbir azınlık ferdine, bir Ferruh Mehmet Pazvantoğlu dramı bir daha yaşatmasın diyorum.

Azınlıkça
Kasım 2005

0 yorum:


Free Blogspot Templates by Isnaini Dot Com and Supercar Pictures. Powered by Blogger